Özbekistan’da ‘Çocuklara Teravih Yasağı’nın perde arkası

Özbekistan'da İslam Kerimov dönemini andıran bazı dînî yasaklamaların bu Ramazan ayında tekrar ortaya çıkması son yıllarda Özbekistan’daki sosyal siyâsî hayatı yakından takip eden insanlar tarafından şaşkınlıkla karşılandı. 1990’ların yasakları acaba tekrar geri mi geliyor endişesi duyarlı birçok Müslüman tarafından dile getirildi.
Özbekistan’ın birçok şehrinde Ramazan ayının başından itibaren güvenlik güçleri camilere yönelik denetimleri yoğunlaştırdı. Güvenlik güçlerinin namaz öncesi aniden camilere baskınlar düzenlemesi tepkilere neden oldu. Denetim ve baskınların Özbekistan Müslümanları İdaresi Başkanı Müftü Nuriddin Holiknazarov'un, Müslümanlardan mübarek ayda teravih namazı sırasında çocuklarını camiye getirmemeleri yönündeki çağrısı üzerine başladı.
Çocuklara teravih yasağı nereden çıktı?

Yerel basına yansıyan bazı haberlere göre ülkenin bazı bölgelerinde camilere yönelik baskın ve denetimler için öğretmenlerin toplu olarak işe alındığı bile yazıldı. Sosyal medyada yer alan görüntülerde, polisin yetişkinlerle aynı safta namaz kılan çocukları ellerinden tutup dışarı sürüklediği görülüyordu.
Müftü Nuriddin Holiknazarov’un çağrısı, sosyal medyada camide namaz sırasında oyun oynayan çocukları gösteren bir videonun ardından gündeme gelmişti. Müftü yaptığı çağrıda, “Küçük çocuklar evde bırakılabilir, çünkü onlar camide koşmaya, oynamaya ve müminleri rahatsız etmeye devam edeceklerdir” diyerek çocukların okula gitmek için sabah erken kalkmaları gerektiğini ifade etmişti. Müftü ayrıca çocukların camiye gelip namaz kılanları rahatsız etmek yerine, evde kalıp ailenin diğer fertleriyle birlikte ibadet etmelerinin daha doğru olacağını belirtmişti.
Yerel yöneticilerin işgüzarlığı
Özbekistan Müftüsünün, çocukların teravih namazlarına getirilmemesi yönündeki çağrısının ardından ülkenin bazı bölgelerinde cami girişlerinde kontroller sıkılaştırılırken, olaylara kolluk kuvvetleri ve okul öğretmenleri de dâhil oldu. Kontrollerin özellikle Hokand kentindeki Hadya Hacı, Şeyhul-İslam, Ahmetcon Hoca ve Şayhon camilerinin girişinde sıkılaştırıldığı ifade edildi. Yasakla ilgili bölge valisinin bizzat camiye gelip emir verdiği de iddialar arasında.
Özbek Müslümanların sosyal medyada yazdıklarına göre çocukların camiye gitmesine ilişkin yasak tüm ülkede uygulanmıyor. Başkent Taşkent'teki çoğu camiye çocukların erişiminde henüz bir sorun yaşanmadığı ifade edildi. Başta Fergana Vadisi ve merkezin dışında kalan Özbekistan'ın diğer bölgelerinde güvenlik güçlerinin müftünün sözlerini gerekçe göstererek çocukların camiye girmesine izin vermediği sosyal medyada dile getirildi.
Özbekistan'daki bir cami imamı, içişleri organlarından çocukların camiye getirilmemesi yönünde emir geldiğini bildirerek, bu kuralı ihlâl edenlerin "ciddi bir uyarıyla" karşı karşıya kalacağı yönünde tembihlendiklerini belirtti.

Önce çocuklara cami âdâbı öğretilmeli
Müftünün çağrısı üzerine kolluk kuvvetlerinin “işgüzarlığına” karşı çıkanlarla birlikte Özbekistan Müslümanları arasında yasağı destekleyenlerin olduğunu da belirtmekte fayda var. Bazıları müftünün görüşünü makul bulup desteklerken, bazıları ise çocukların küçük yaştan itibaren cami atmosferine alışması ve namazı öğrenmesi gerektiğini ifade ediyor.
Mahalli basına yansıyan bazı açıklamalara bakılırsa teravih sırasında çocukların camide yaptıklarından muzdarip olanların da birçok haklı sebebi var. Özbek bir Müslüman, mahalli basına verdiği demeçte Andican'daki Hazreti Bilal Camii'nde teravih namazına katılan çocuklardan caminin içine idrarını yapanların olduğunu belirterek bu tür istenmeyen davranışların camiye zarar verdiğini ve ibadet edenleri çok rahatsız ettiğini dile getirmiş. Bazı Müslümanlar da uzun ibadetler zamanı çocukların camiye getirilmesinin sakıncalarına vurgu yaparak “küçük çocuklara cami sevgisi aşılamak istiyorsak, onlara işkence yapıp teravihe götürmemize gerek yok" ifadelerini dile getirmiş.
Çocukların ancak namaz âdâbını anlayıp uygulayabilecekleri yaşa gelince camiye götürülmesi gerektiğini dile getiren bazı Özbekler de çocuklara cami ve namaz âdâbının ebeveynler tarafından evde telkin edilmesi gerektiğini ifade etmiş.
Öğretmenler de durumdan rahatsız
Bazı bölgelerde teravihte çocuklara cami yasağının uygulanması için mahalli yöneticiler tarafından öğretmenlerin görevlendirilmesi farklı bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Öğretmenlerin aslî görevleri dışında kendilerine farklı alanlarda görev tevdî edilmelerine, Özbekistan Okul Öncesi ve Okul Eğitimi Bakanı Hilola Umarova'dan tepki geldi. Bakan, öğretmen ve eğitim kurumları çalışanlarının kendilerine ait olmayan görevleri yapmaya zorlanmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
- Doğu Türkistan’da Ramazan zulmü
- Çin zulmünün yaşandığı Doğu Türkistan’da Müslümanlara uygulanan Ramazan yasaklarının bu sene de farklı şekillerde tezahür ettiğiyle ilgili medyada haberler yayınlanıyor.
- Çin’in Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygur Türklerine Ramazan ayında uyguladığı kısıtlama ve baskıları Uygurlar çeşitli platformlarda gündeme getiriyor. Uygurlar, Ramazan ayında özellikle sahur vakti sokaklarda özel devriyelerin gezdiğini ve bu devriyelerin evlerde ışıkların açık olup olmadığını kontrol ederek gece baskınları düzenlediğini ifade ediyorlar. Geceleri ışıkları yanan evlerin sahiplerinin, sahur yapıp yapmadıklarını sorgulamak için yerel komitelere veya polis karakollarına çağrıldığı dile getirilen iddialar arasında.
- Videolu kanıt isteniyor
- Çin rejiminin "dînî aşırılıkları ortadan kaldırma" gerekçesiyle kuzeybatı Sincan'daki Uygurlardan, Ramazan ayında oruç tutmadıklarını kanıtlamak için video kanıtı istediği dile getiriliyor. Sosyal medyada Uygur Türklerinin aktardığına göre, Sincan'ın Kaşgar İli'ne bağlı Ciaşi İlçesi sakinlerinden her gün öğle yemeği yerken kendilerinin bir videosunu çekip, bölgeyi denetleyen köy görevlilerine göndermeleri istendi.
- Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne bağlı Kaşgar İli Ciaşi İlçesi'nde yaşayan bir kişi, Çin'in sosyal medya platformu Douyin'de paylaştığı videoda, her gün öğle yemeğinde yemek yerken kendisini kaydedip, Ramazan Bayramı'na kadar bölge sakinleri denetlemekle görevli köy görevlilerine göndermek zorunda kaldığını söyledi. "Nereye gidersem gideyim, pazara ya da hastaneye, her gün öğle yemeğimi yerken kendimin bir videosunu çekip görevliye göndermek zorundayım” diyen Uygurlu Müslüman, her gün yemek yerken çektiği “kanıt” videoların telefonunda durduğunu ifade ediyor.
- Medyaya yansıyan haberlerde Sincan’da Feyzivat ilçesindeki bir polis memuru, Uygur polisi de dâhil olmak üzere bölgede yaşayanların Ramazan ayında oruç tutmasına izin verilmediğini belirtti. Polis memuru, bölge sakinlerinin Ramazan ayında oruç tutmadıklarını ispat eden video “delili” göndermeleri gereken bir sistem uyguladıklarını ifade ederek “delilleri” kendisine gönderen insanlar olduğunu söylüyor. Polis, ayrıca oruç yasağının Feyzivat ilçesinin Gülbağ, Bayavat ve Terim beldelerinde yürütüldüğünü dile getiriyor.
- Oruç tutanları tespit için toplu ziyafet
- Feyzivat ilçesinde video zorunluluğuna ek olarak, yetkililerin Uygurların gün boyunca yemek yediğinden emin olmak için halk için toplu bir ziyafet planlandığı da dile getiriliyor.
- Çin rejiminin önceki yıllarda Ramazan ayına yönelik yasakları doğrudan üst kademelerden duyurduğu, ancak bu yıl yasakları alt kademe yetkililer eliyle yürüttüğü dikkat çekiyor. Bunun, söz konusu yasaklara yönelik dış dünyadan gelen tepkileri engellemek amacıyla bir yöntem olarak kullanıldığı düşünülüyor.
- Washington merkezli Uygur Kampanyası'nın yöneticisi Ruşan Abbas, Çin hükumetinin Ramazan ayında Uygurlara karşı uyguladığı politikaları kınayarak, dünyanın diğer bölgelerinde Müslümanlar Ramazan'ı ibadet ve tefekkürle geçirirken, Uygur Müslümanlarının hapsedildiğini, zorunlu çalışmalarda köleleştirildiğini ve amansız gözetim altında boğulduğunu ifade etti. Ruşan Abbas, “dinî özgürlükleri ellerinden alınan bu insanların oruç tutmaları, namaz kılmaları ve hatta kendilerini Müslüman olarak tanımlamaları bile yasaklanıyor” diyerek, Çin rejiminin Uygurlara karşı suç işlemeye utanmadan devam ettiğini belirtti.